Nilüferce

Perşembe, Mart 02, 2006

Sevginin Gücü



SEVGİNİN GÜCÜ


Mavisi yeşiline karışmış, uzun uzun ağaçların

gölgelerini cömertçe sunduğu, türlü türlü böceklerin,

çiçeklerin yaşadığı, insanoğlunun pek az uğradığı

ormanlardan birinde güzel bir göl vardı.

Suyu berrak mı berrak, serin mi serin... Gölün kıyısında


hayat bulmuş boynu bükük papatya, yanıbaşında

o eşsiz büyülü suyun içinde açmış olan, en az kendi

kadar yalnız görünen nilüfer çiçeğine sevdalanmıştı.

Onun görkemli görüntüsünü, saf, masum,

asaletli halini hayranlıkla seyrediyordu her gün.


Nilüfer çiçeği de kayıtsız değildi sevgili

papatyasına karşın. Birbirlerine sevgiyle bakıyorlar,

şarkılar söylüyorlardı birlikte. Yalnızlıklarını

unutuyorlardı şu koskoca orman içinde...


Tanrım, diyordu papatya içinden kimi kez.

Bu güzelliğin yanında benim yerim nedir ki?

O suyun içinde yaşar bense toprakta...

Elimi uzatsam tutamam bile onu... Oysa

öylesine istiyorum ki onun yanında olmayı...



- Ey güzel çiçeğim, ey benim nilüferim

seviyorum seni... Lâkin öylesine çaresizim ki...

Sana nasıl ulaşacağımı bile bilmiyorum...

Evet, orada olduğunu bilmek, sesini duymak,

güzelliğini görmek bile yetiyor bana ama

istiyorum ki elini tutayım, güzelliğine dokunayım.

Gel gör ki ben bir papatyayım, sen ise bir nilüfer...


Ayrı dünyalarda yaşayan iki ayrı çiçek...


Nilüfer, karşılıksız bırakmadı papatyanın sözlerini:

- Papatyaların en tatlısı, kemandan çıkan müzik aynı

ama nağmeleri çıkaran teller ayrıdır. Sen başkasın,

ben başkayım, sen ordasın, ben buradayım diye yerinme.

Gönül sesine kulak ver yalnız... Bir şeyi istiyorsan

yürekten iste....Sevgi, aşk, ne büründüğün kıyafeti,

ne makamı, ne mesafeleri ne de başka bir şeyi dinler...


Onun fermanı okunmaya başladımı her şey susar.

Her şey çaresiz kalır... Sevgi söz konusu olduğunda

kişi kendi dışındaki güçlerin insafına kalmaz.

Çünkü; kendisi de güçlü bir varlık haline gelir.

Ruhunun derinliklerinden gelen bu ezgi güçlenmeye

başladıkça kayıtsız kalamaz buna tüm evren...

Sen ki benim güzelliğime, aşkınla güzellik katmakta,

yalnızlığımı örtbas etmektesin. Benim ve kendinin

varolduğumu ispatlamaktasın dünyaya.



Şimdi kapat gözlerini sımsıkı...

Sıyrıl tüm düşüncelerinden...

Yalnızca ama yalnızca beni düşle...

Yanımda olduğunu, gölün sularında

elimi tuttuğunu hayal et... İste beni...

Göreceksin ki sevginin aşamayacağı engel yoktur!


Papatya, nilüferin dediğini yaptı. Yalnızca ama

yalnızca onun hayalini doldurdu tüm benliğine.

Kendini güzeller güzeli çiçeğinin

yanında farzetti. İstedi... İstedi...


- Aç gözlerini!, dedi nilüfer.

Papatya şaşkınlık içindeydi gözlerini açtığında.

Sevgili çiçeğinin yanında,

gölün suları içinde bir nilüfer çiçeğiydi artık o da...


Sevmek...

İstemek...

Hayal etmek...

İnanmak...


Olmayacak şey yoktur!

Eğer ki; bu duygulara sahipseniz...

( Balca sitesinden alınmıştır.)

Sevginin aşamayacağı hiç bir engel yoktur değil mi?Karşımıza çıkan engelleri aşmak imkansız gözükse bile.Ne dersiniz ? ...




posted by Nilüfer at 10:32 ÖS

4 Comments:

GERÇEKTEN ÇOK GÜZEL İSTEYİNCE SEVİNCE HERŞEYİ YAPABİLİYORSUN TÜM ENGELLERİ AŞIYOSUN HARİKA BİR YAZI TEŞEKKÜRLER ARKADAŞIM KİB ÇOK ÖPÜYORUM
BENNNNNNNNNNN SEÇİLLLLLLLLLLL

12:18 ÖÖ  

Selamlarrr

Sevgiyi Ne kadar güzel anlatmış bu hikaye. İsminizle de uyumlu olmuş zati. :))
________
Sevgiler..

11:29 ÖÖ  

Here are some links that I believe will be interested

12:02 ÖÖ  

Greets to the webmaster of this wonderful site! Keep up the good work. Thanks.
»

11:25 ÖÖ  

Yorum Gönder

<< Home